İçeriğe geç

Cuma namazı 10 mu 16 rekat mı ?

Cuma Namazı: 10 Mu, 16 Rekat Mı? Kayseri’de Bir Günün Hikâyesi

Kayseri’nin o soğuk sabahlarında, her şeyin biraz daha sakin olduğu, insanın kendini biraz daha kaybettiği zamanlarda, aklıma takılan bir soru vardı. Cuma namazı kaç rekat? 10 mu, 16 mı? Bu soru, basit gibi görünse de içinde bir kaybolmuşluk barındırıyordu. İki rakam, biri bambaşka bir anlam taşıyordu. Benim için, o günü ve Cuma namazını anlatan bir şeydi.

Bir Perşembe Akşamı: Karar Verememek

Perşembe akşamı, biraz kafam karışıktı. Kayseri’nin cadde caddesinde yürürken, işte tam o an aklımı kurcalayan bu soruyu sormaya karar verdim. O akşamki namazda, cemaatin çoğu 10 rekat diyordu. Oysa bir kesim, 16 rekatın daha doğru olduğunu savunuyordu. Herkesin kendine göre bir nedeni vardı tabii. Ama ben, buna dair bir karar verememiştim. Çoğu zaman olduğu gibi, kafam karışıktı. O akşam, caddede yürürken, “Ne olursa olsun, namazı kılmalıyım” diyerek rahatlamıştım.

Ama yine de içimde bir şüphe vardı. Hangi şekilde kılarsam doğru olacağına dair bir belirsizlik. Ve o gece, o kararsızlıkla uyudum. Geceyi içimdeki bu çatışma ile geçirdim. Kayseri’nin o hüzünlü sokaklarında, belki de her insanın bazen karşılaştığı o belirsizlikle.

Cuma Günü: Kayseri’nin Gölgesinde Bir Sabah

Sabah güneşinin ilk ışıkları, Kayseri’nin o karlı dağlarının etrafına vururken, her şeyden önce huzurlu bir sabahın habercisiydi. O gün de her zamanki gibi, Cuma namazı saati yaklaşıyordu. Fakat içimdeki bu soruya dair hala bir çözüm bulamamıştım. Namazı nasıl kılacağım? 10 mu, 16 mı?

Kayseri’deki camilerin birçoğu büyük ve kalabalık olur, ama ben her zaman ilk tercihimi, evime yakın olan küçük camiden yana kullanırım. O sabah da oraya gittim. Güneşin vuruşuyla caminin kapısından içeri girdiğimde, aklımdaki tüm kararsızlık kaybolmuş gibi bir şey oldu. İçeri girdiğimde caminin içindeki o mis gibi koku ve Allah’ın huzurunda hissettiğim o derin sessizlik, her şeyin ne kadar da gerçek olduğunu bana hatırlattı.

Namaz başlamadan önce herkes birbiriyle sohbet ediyordu. Arkamda yaşlı bir amca vardı. Onun yüzündeki derin çizgiler, yılların ona kattığı tecrübeyi taşıyordu. Herkesin soruları vardı, ama kimse bu “Cuma namazı kaç rekat?” meselesini konuşmuyordu. O an, içimdeki sessizliği bir tek ben bozuyordum gibi hissettim. Arkamdaki amcaya sordum: “Cuma namazı 10 mu, 16 mı kılınır?” dedim.

O an amca, bana bakıp bir gülümseme yayıldı yüzüne. “Evlat,” dedi, “Bu soruyu sormanın önemi yok. Önemli olan kalp ile kılmaktır.” Onun gözlerindeki ışık, sanki yıllarca beklediği cevabı bana sunuyordu. Ve o an, gözlerim biraz daha dolarak, kendimi bir şekilde huzurlu hissettim.

10 Rekat mı? 16 Rekat mı? Gerçekten Fark Eder Mi?

Namaz başladı. İlk iki rekatı kıldım, ardından üç, beş ve derken nihayet bitirdik. Ama bir şey fark ettim. Gerçekten de namazın rekat sayısının ne kadar önemli olduğunu düşündüğüm kadar, hissettiklerimin ve içimdeki huzurun çok daha önemli olduğunu fark ettim. Cuma namazı 10 mu, 16 mı sorusu, aslında bir şekilde her bireyin kalbinin derinliklerine inmesinin önündeki bir engeldi. Bu engel, çoğu zaman kişinin sadece dışsal dünyada ne olduğunu düşünmesine yol açıyordu. Oysa her şeyin temeli, kalp ve niyetle başlıyordu.

Kayseri’deki o küçük camide, o eski amcanın bakışlarındaki anlayış ve sıcaklıkla, ben de anladım. Namazı kılmak, sadece bir ibadet değil, aynı zamanda ruhun bir rahatlamasıydı. O an içimdeki tüm kararsızlık kayboldu. Sorunun yanıtı o kadar basitti ki. Gerçekten de, önemli olan kalbin temizliği ve samimi niyetti.

Bir Soru ve Bir Yanıt: Farklı Bir Bakış Açısı

Cuma namazı 10 mu, 16 mı diye düşünürken, sonunda fark ettim ki bu kadar derin bir sorunun cevabı, aslında basit bir hayat dersi içeriyordu. Her şey, ne kadar doğru bir şekilde yaptığımıza değil, ne kadar samimi ve içten yapabildiğimize bağlıydı.

Kayseri’nin o soğuk sabahında, her şeyin hüzünlü görünmesine rağmen, ben kendi içimde bir huzur buldum. Belki de bu, Kayseri’nin insana sunduğu en güzel armağandı. Dışarıdaki soğuk havadan çok, içimdeki sıcaklığı fark ettim.

Ve belki de en önemlisi, bu soruyu sormak bana bir şey daha öğretti: İman, doğruya ulaşmanın bir yoludur, ama yolda ilerlerken hissettiklerin ve niyetin, her şeyin önündedir.

O gün, 10 rekat kıldım. Ama hiç olmadığım kadar huzurluydum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir